Neden “Herkes için pazarlama”?
Kafamın en karışık olduğu zamanlardan birisiydi Maltepe Askeri Lisesi son sınıf. Bir sene önce felsefe ile ilgili ilk kez bir şeyler okumuştum. Kendim ve dünya ile ilgili bir sürü şeyi anlamaya, daha doğrusu anlamlandırmaya yeni başlıyordum.
"Neden varım? Ne yapmalıyım? Nasıl?" sorularının peşinden koştum bir süre. Aradım, ama bir cevap bulamadım. Evrenin bize karşı kayıtsızlığını, önemsizliğimizi, çaresizliğimizi, hiçbir şeyin anlamının olmadığını o zaman fark ettim. Kayboldum.
Bir gün, kendimi, neden var olduğum sorusuna cevaplar uydururken yakaladım. Herhangi bir cevaba inanmaya çok ihtiyacım vardı ve ben birini seçtim. Yıllar sonra "optimistic nihilism" tanımı ile karşılaşınca seçimim daha anlamlı hale geldi. Madem her şey anlamsız ve önemsizdi, ben kendi seçtiğim şeyi anlamlandırabilirdim. Doğru cevaba varmaya değil, sadece yolda yürümeye ihtiyacım vardı.
O gün kendime seçtiğim varoluşsal misyon "insanları ve kurumları değiştirmek" idi. Ne eksik ne fazla. Etki alanımdaki insanların ve kurumların daha iyi hayatlar yaşamasını sağlamak, onları desteklemek ve kendilerini gerçekleştirmelerini sağlamak hayatımı anlamlı kıldı. Bu uydurma misyon ile ben de değiştim, şekillendim ve anlamlı hissettiren bir hayat yaşadım.
Bu misyonla insanlara dokundum ve etki yarattım. Dönüp bakınca en kötü bir işe yaradım. Birilerine fayda ettim. Biraz mutlu, biraz huzurlu oldum bu sayede. Ve gün geldi daha fazla etki yaratmak istedim.
Eskiden de yazardım ama bu defa yazma işini bir düzene de kavuşturdum. Buraksu.com altında bildiklerimi anlatmaya başladım. Sosyal medyada daha fazla insana erişme şansım oldu. Sorularını cevapladım, elimden geldiğince destek oldum. Daha çok insana dokundum ve daha çok işe yaradığımı hissettim. Şimdi tecrübelerim, bildiklerim ve fikirlerimle dünyayı daha iyi bir yer yapabileceğime inanıyorum.
Şimdi tüm samimiyetimle karşınızdayım. 17 yaşımdaki var oluşsal sancılarım yüzünden çıktığım yolculukta 45 yaşında daha etkili ve daha faydalı yeni bir misyon belirlemem gerektiğini düşünüyorum.
Yeni misyonum pazarlamayı demokratikleştirmek. İnanıyorum ki iyi fikirler, doğru şekilde pazarlanırsa dünyayı değiştirebilir. Pazarlama bence, sadece büyük markaların değil, herkesin hakkı. “Herkes için pazarlama” yazarken, pazarlamayı bir iletişim sanatı, bir empati pratiği ve bir dönüşüm aracı olarak görüyorum.
Hedefim, “Herkes için pazarlama” mottosu altında pazarlamayı demokratikleştirerek insanların hem kendilerini gerçekleştirmelerine hem de içinde yaşadıkları dünyayı dönüştürmelerine katkıda bulunmak.
Pazarlamayı demokratikleştirme görevimin bir parçası olmak ve tüm içeriklerin herkes için ücretsiz ve erişilebilir olmasını desteklemek istersen bağış seçeneklerini değerlendirebilirsin.
Yolculukta bol bol karşılaşmak dileğiyle!
-Burak
